Türünün en büyük ve en vahşi üyesi olan Rek'Sai, kurbanlarını gafil avlamak için toprakta tüneller kazıp sonra da tek lokmada yutan acımasız bir yırtıcıdır. Doymaz açlığı, bir zamanlar pek ihtişamlı olan Shurima İmparatorluğu'nun koskoca bölgelerini tarumar etmiştir. Öyle ki artık tüccarlar, çerçiler ve hatta silahlanmış kervanlar bile bu bölgelerden geçmemek için yollarından yüzlerce kilometre sapmayı göze alır. Öte yandan, kurnaz haydutların dikkatsiz gezginleri bu alanlara çekip öldürttüğü görülmüştür. Rek'Sai hedefini fark ettiği anda idam hükmü verilmiş olur. Kaçmanın imkanı yoktur; Rek'Sai kumların ölümcül kraliçesidir.

Artık Dr. Mundo olarak tanınan adamın, vicdan namına hiçbir şeyi olmadan doğduğu söylenir. Bunun yerine, deneylerle acı vermeye yönelik, dindirilemez bir arzuya sahipti. Beş yaşına geldiğinde, Mundo'nun büyüdüğü Zaun mahallesindeki evcil hayvanların çoğu kaybolmuştu. Ergenlik çağına geldiğinde, ailesi kayıplara karışmıştı. Doktorluk yapma iznini yasal olarak aldığında, Zaun yetkilileri tarafından otuz sekiz ayrı cinayet suçlamasından beraat ettirilmişti; delil yetersizliği, kovuşturmayı imkânsız hale getiriyordu. Dr. Mundo yarı seri katil, yarı deli bilimadamı haline geldi; tabii yaptığı kasaplığın bilim sayılıp sayılmayacağı tartışılır. Bununla beraber, insan beyninin ve vücudunun acıya verdiği tepkilerin saptanmasında muazzam gelişmeler kaydetti. Hatta en dayanılmaz durumlarda bile acıyı bastırabilmeyi başardı. Ayrıca kimyasal yöntemlerle insan beyninin en ilkel bölgelerine girdi ve saldırganlık yoluyla adrenalini arttırarak, vicdanı ve hayatta kalma dürtüsünü köreltmenin yollarını öğrendi. Kısacası Dr. Mundo ömrü boyunca, bilimle takviye edilmiş mükemmel seri katili nasıl yaratacağını araştırdı. Ne yazık ki, Noxus yönetimi, böyle bir davranışı insanlık dışı yerine girişkenlik ve hırs belirtisi olarak görüyor. Aslen Zaun için savaşan Dr. Mundo, League of Legends'da (Efsaneler Ligi) da Noxus için savaşmak üzere alındı. Bu çılgının iki tarafa hizmet eden durumu, Zaun ile Noxus arasında filizlenen ilişkinin meyvelerini temsil ediyor. Dr. Mundo deneylerine halen devam ediyor. Biçimi bozulmuş vücüduyla... kendine özgü...konuşma tarzından anlaşılacağı üzere kendini bile denek olarak kullanıyor. Noxus Yüksek Komutası'nın, boş zamanlarında büyük tutkusuna eğilmesi için istediği her izni verdiği de dedikodular arasında. Zaun'un delisinden sakının. Onun gözünde zaten ölüsünüz.

Lulu, herhalde Lig şampiyonlarının en başına buyruk olanı. Bandle Şehri'nde geçirdiği gençliğinde, çoğunlukla ormanda tek başına dolaşır veya hayal kurardı. Asosyalliğinden değil; sadece Bandle Şehri'ndeki gündelik koşuşturmalar onun hayal dünyası ile rekabet edemiyordu. Çoğu insanın bakıp geçtiği yerlerde harikalar görüyordu. Muzur ruh Pix'i de bu sayede, kuş yuvasına sıkışmış bir kuş taklidi yaparken buldu. Lulu hayal gücüyle Pix'in dikkatini çekti. O da bu fırsattan yararlanarak Lulu'yu ayartıp kendi dünyasına aldı. Onu, halkının ormandaki bir açıklıkta yuvalanmış büyülü evi Kayran'a getirdi. Kayran'da, dış dünyanın boyut ve renk gibi sabit özellikleri, rüzgârın yönü kadar sık ve ani bir şekilde değişmekteydi. Lulu, Kayran'da bulunduğu zamanlarda kendisini yuvasında hissediyordu. Bu gizli yere hayran kalarak, Pix'le oyalandıkça oyalandı. Zaman kavramını kısa sürede yitirdi. Kayran'daki yaşamı ona doğal ve rahat geliyordu. O ve Pix birlikte ruh oyunları oynarlardı; ona bu oyunların sadece “hayal ürünü” olduğu söylenmişti. Lulu, oyunlarda fazlasıyla başarılı olmaya başladı. Bandle Şehri'nde bıraktığı bir yaşamı olduğunu aniden hatırladığında, şaşırmıştı. Kayran nedense, içinde olmayan her şeyi uzak ve gerçeküstü gösteriyordu. Lulu, eski evini ziyaret edip öğrendiği harika şeylerden bazılarını orada paylaşmaya karar verdi. Ama Lulu'yla Pix geri döndüklerinde, dünya değişmişti. Zamanın Kayran'da farklı davranan şeylerden olduğunu ve o yokken yüzyılların geçtiğini anladı. Lulu, dış dünya sakinleriyle yeniden bağlar kurmaya çalıştı fakat çabaları talihsiz sonuçlar doğurdu. Çocukları saklambaç oynamaya götürdüğünde, oyunu renklendirmek için onları geçici olarak çiçeklere ve hayvanlara çevirdi. Ama çocukların aileleri çabalarını takdir etmedi. Yordle'lar Lulu'dan bu toprakları terk etmesini istediklerinde, sıradışı yeteneklerin kabul edilmekle kalmayıp onlara hayran kalındığı yere, League of Legends'a (Efsaneler Ligi) yöneldi. ''İki nokta arasındaki en kısa yol başaşağı, arasından, sonra içinden dışına gidip bir de etrafından dolaşmaktır.'' -- Lulu

Kardeşi Darius'un aksine, savaşta zafer kazanmak Draven'a hiç yetmedi. Tanınmak, övülmek ve şan istiyordu. Bunları önce Noxus ordusunda aradı; ama gösterişe olan merakı hiç hoşgörülmedi. ''Draven''ı dünyaya duyurmanın bir yolunu ararken, dikkati hapishane sistemine yöneldi. Orada can sıkıcı idamları seyirlik eğlencelere dönüştürerek arzuladığı şöhrete ulaştı. Draven, ilk idamında, ölüme mahkum edilmiş tutsağa koşup canını kurtarmasını emrederek izleyenleri şaşırttı. Adam kaçarak gözden kaybolmaya fırsat bulamadan, Draven baltasını kusursuz bir şekilde fırlatıp onu yere serdi. Çok geçmeden, Draven'in idamları, mahkumların yaşamak için son bir şansa tutunduğu ölüm gösterilerine dönüştü. Bu imtihanları kişisel sahnesi olarak kullandı ve idamları önde gelen bir eğlence türüne dönüştürdü. Çaresiz mahkumlar düşe kalka ondan kaçmaya çalışırken, seyircileri çılgınca coşturdu. Hiçbir mahkum başarılı olamadı. Noxus cellatlarının ağırbaşlı, siyah üniformalarını reddeden Draven, parlak renkli giysiler giydi ve tanınmak için kendine has, şatafatlı hareketler icat etti. İnsanlar Draven'ın yaptıklarını izlemeye koştukça, gösterisinin ünü hızla yayıldı. Gördüğü rağbet büyüdükçe, zaten şişmiş olan egosu da büyüdü. İlgi odağı olmak doğasında vardı. Çok geçmeden, hırsının boyutları Noxus'un sınırlarını aştı. Draven'ın görkemli maceralarının tüm dünyaya sergilenmesi gerektiğine karar verdi. ''Çıtayı o gün nereye yükselttiysem, 'en iyisi' odur.'' -- Draven

Zaun’un hexkimya mühendisliğiyle tasarlanmış bir süper asker olan Zac’in açılımı; Zaun’lu Askerî Cisim’dir. Kaba kuvvetin sınırsız esneklikle birleştiği Zac; engellerin üzerinden sekip, rakiplerini safdışı bırakıyor. Her ne kadar bir silah laboratuvarında yaratılmış olsa da; Zac sevgi dolu bir ana baba tarafından kurtarılıp, kibar ve dost canlısı bir çocuk olarak yetiştirildi. Yıllar geçtikçe, Zaun’un sıradan halkını korumaya yeminli, yaman bir kahraman haline geldi. Uzun zaman önce Zaun’lu iki bilim insanı zorlu koşullara dayanıklı, biyolojik yapısını anlık olarak değiştirebilen ve muazzam miktarda kinetik enerji üretebilen organik bir madde geliştirdi. Karı koca olan bilim insanları; prototipin kaşık kadar bir damladan, küçük bir pelteye dönüşmesini izlerken yaratığın varlıklarına tepki verdiğini fark etti. Onu çağırdıklarında ileri atılıyor, şarkı söylediklerinde sıçrıyordu. Çiftin gözünde o artık bir deneyden fazlasıydı; sevgi ve neşeyle dolu küçük bir çocuktu. Bir akşam prototipi test ettikten sonra, bilim insanları pelteyi kafesine geri koydular. Süklüm püklüm bir şekilde köşeye büzüldü. Çok üzgün görünüyordu. O an, sevgili yaratıklarının dışarıda özgür bir hayat istediğini anladılar. Vicdanlarına yenik düştüler; prototipin silah olarak kullanılmasına izin veremezlerdi. Karı koca, küçük pelteyle birlikte kaçtı. Silah projesinin adını – Zaun’lu Askerî Cisim – değiştirip, prototipin adını Zac koydular. Zaun şehirlerinden çok uzaktaki sakin bir mahalleye yerleşen bilim insanları, Zac’i kendi çocukları gibi yetiştirdiler. Zac, diğer çocuklardan çok farklıydı. Eşsiz bir kuvvete ve esnekliğe sahipti; o nedenle, çift ona doğruyu yanlıştan ayırmayı, yeteneklerini iyilik için kullanmayı öğretti. Sevgi dolu ebeveynlerinin sayesinde, Zac mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirdi. Bu çocukluk, Zaun laboratuvarı Zac’ın izini bulduğunda sona erdi. Prototipi oluşturmak için gereken formulü tekrar üretemeyen laboratuvar personeli, karı koca bilim insanlarının ve kaçırdıkları numunenin peşine düşmüştü. Aileyi bulduklarında; personel Zac’in ebeveynlerini esir alarak, Zac’in yakalanmasına yardım etmelerini istedi. Özgürlüğünü ve ailesini kaybetme korkusuna kapılan Zac, sahip olduğu kütle ve enerjinin her zerresini ilk kez kullandı. Ailesini esir alanları safdışı bıraktı, laboratuvar çalışanlarını dört bir yana dağıttı ve sevdiklerini kurtardı. Zac, o gün sıradan insanları sıra dışı ihanet ve kötülüklerden korumaya yemin etti. Yok etme amacıyla yaratılan bu şampiyon, şimdi masumların ve yardıma muhtaçların imdadına koşuyor. ''Omurgan olmasa da, dik durup hakkını savunmalısın.'' -- Zac